Tahâvî’nin Meânü’l-âsâr Eserinde Nazarın Kavramsal Kullanımı
مفهوم النظر عند الإمام الطحاوي في كتابه معاني الآثار
Makale Yan Taraf
Özet
İslam fıkhında ictihadi bakış açısını ve delillerini anlamak, bu konuda öncü olan fakîhlerin hayatlarını ve yöntemlerini incelemek, önem verilmesi ve açıklığa kavuşturulması gereken mühim konulardandır. İbadetlerin usul ve kaideleri ancak bu konuda eserler vermiş güvenilen âlimlerin metodolojisini tanımakla öğrenilebilir. Bu düşünceden hareketle çalışmamız, hadis, fıkıh, usûl-ü fıkıh ve akâid alanlarında büyük bir etkiye sahip olan seçkin muhaddis fakîhlerden İmam Tahâvî’nin (ö. 321/933) Ma'ânî’l-âsâr adlı eserindeki yöntemini analiz etmeyi hedeflemektedir.
Sünnet-i Nebeviye, Kur’ân’dan sonra dinin temel ikinci kaynağı olarak kabul edilmektedir. Zira Kur'an ve Sünnetin her ikisi de vahiy temellidir. Bu husus ayet-i kerimede "Andolsun ki sana Kitab'ı ve onunla beraber onun mislini de verdik." ifadesiyle delillendirilmiştir. Bu nedenle Sünnet, Resulullah'a (s.a.v.) atfedilmesi, Kur'an'ın mücmel ve müteşabih ayetlerini açıklaması ve Kur'an'da hüküm verilmeyen bazı hükümleri teşri etmesi bakımından açık bir öneme sahiptir. Bu sebeple nesiller boyunca sünnetin rivayeti, tahlili ve tenkidi üzerine birçok eser kaleme alınmıştır.
Sünnet-i Nebeviyenin birçok alt dalı bulunmaktadır ve her birinin kendine özgü bir önemi vardır. Bu araştırma, sünnetin bir dalı olan ahkam hadisleri ve dirâyeti üzerine yoğunlaşmaktadır.
Fakîhler, eserlerinde ahkâm hadislerine özel bir önem vermiş ve bu hadisleri "ahkâm hadisleri" başlığı altında özel olarak incelemişlerdir. Ayrıca, fıkıh kitaplarının çeşitli bölümlerinde ve bablarında da ahkâm hadisleri yer almaktadır. Bu eserlere örnek olarak, Kütüb-i Sitte, İmam Malik’in Muvatta'sı, Tahavi'nin ve İbn'u't-Turkmânî'nin eserleri ve son olarak da Tehanevi'nin İ’la-i’s-Sünne’si gibi eserler gösterilebilir.
Çalışmamızda Tahavi'nin ictihadî bakış açısı ve fıkıh delillerini kullanma yöntemi incelenmekte ve eserlerinde yer alan fıkhî meselelerin analizine ve bu meselelerin çözümünde kullandığı delillere odaklanılmaktadır.
Makalede, Tahâvî'nin görüşleri zikri geçen eserinden rastgele örnekler seçilerek incelenmiş, onun nazar konusundaki metodolojisinin aydınlatılmasına gayret edilmiştir. Ayrıca onun fıkhî konularda rivâyetler üzerindeki düşünce biçimi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Onun yorumlarında rivâyet ve dirâyet arasında bir denge kurduğu anlaşılmaktadır. Ne tam bir re’y ehli gibi davranmış, ne de sadece bir rivâyet aktarıcısı olmuştur. Rivâyetlerle re’y arasında hassas bir denge kurmuştur. Re’y ile tespit edilemeyecek konularda yorumda bulunmaktan kaçınmıştır. Söz gelimi müteşabihâtlarla alakalı detaya girmemiş ve bunlara muhkem naslar çerçevesinde bir açıklama getirmekle yetinmiştir. Bu durumda onun batıl te’villere dalmadığı net bir şekilde ifade edilebilir. Onun rivâyet-dirâyet konusunda güçlü bir sisteminin olduğu anlaşılmaktadır. Rivâyetleri muteber görmede hassas davrandığı, bu konuda bazı sahabîlerin fetvâlarına muhalif bir hüküm bile olsa cesaretle güvendiği hadisle amel ettiği çeşitli örneklerde görülmektedir. Bu durum, sahabenin namazda ik'â' (topukların üzerinde oturma) yaptığını iddia edenlere cevap veren kitabın sonuç kısmında açıkça ifade edilmiştir. Cevap şu şekildedir: “Allah Resulü (s.a.a), Yüce Allah'ın yarattıkları üzerindeki delilidir. Bu sahabelerin bu yasağı duymamış olmaları muhtemeldir ve eğer bu rivâyet onlara ulaşmış olsaydı, buna karşı çıkmazlardı.”
İki bölümden oluşan makalede birinci bölümde Tahâvî ve Meâni’l-âsâr isimli eseri hakında genel bilgilere ve ilmî yöntemine yer verilmiştir. Bu bölümde “nazar” kelimesinin ilgili eserdeki kullanılma istatiğine de yer verilmektedir. Buna göre “nazar” 291 kere tekrar ederken, “nazar yöntemi” tamlaması 91 kere tekrar etmektedir. Birinci bölümde ayrıca Tahavî’nin hayatı, yazdığı eserlere yapılan şerhler, hakkında yapılmış klasik ve güncel çalışmalara değinilmiştir. Onun Meâni’l-âsâr eserinin yanı sıra özet bir akâid risalesi olan el-Akîdesi de dikkate alınmıştır. Nitekim bu risale onun düşünce yapısı hakkında önemli pasajlar içermektedir. Bu eserinin mukaddimesinden dahi onun Hanefî mezhebinin iyi bir takipçisi olduğu görülmektedir. Nitekim bu kitabını İmam Ebû Hanîfe, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in inancı üzerine yazdığını kaydetmektedir.
İkinci bölümde ise rivâyetleri yorumlamada “nazar ve istidlâli” kullanma yöntemi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için hüküm çıkardığı hadislerden çeşitli örnekler seçilmiştir. Bu bağlamda kadının mahremi olmadan yolculuğa çıkması, ihram giyildikten sonra koku sürülmesi, ihram giyip, tavaf ve sa’y eden kimsenin durumu, suyu kirlenmiş kuyunun temizlenmesi, insan artığının hükmü, abdest öncesi besmele çekilmesi, besmelenin ahkâmı konuları incelenmiştir.
Bu çalışmanın temel bulgularının şunlar olduğu kaydedilebilir: 1- Tahâvî Hanefî mezhebine mensup bir âlim olmakla birlikte, bu onu rivâyetlere dönerek hüküm vermesine engel olmamıştır. 2- Tahâvî’nin İsâ İbn Ebân ve Dâbûsî'nin benimsediği rivâyet odaklı yöntemine öncülük ettiği söylenebilir. 3- Tahâvî’nin nazar ve istidlâl yöntemi mutedil bir çizgidedir. Ne nassı ihmal etmekte ne de sadece literal bir okuma yapmaktadır. 4- Tahâvînin rivâyetler arasında tearuz olması durumunda, öncelikle farklı görüşleri birleştirmeye çalıştığı, buna imkân bulamazsa görüşler arasından güçlü olanı tercih ettiğini, buna da imkân bulamazsa nesih düşüncesine gittiğini görmekteyiz. Bu, cumhurun yöntemi olup, Hanefî mezhebinin meşhur uygulamasına aykırıdır.
Tahavî üzerine çeşitli çalışmalar yapılmışsa da onun, istidlâl metodu, usûl anlayışı ve tartışma metodolojisi üzerine yeni araştırmalar yapılabileceği kaydedilebilir. Ayrıca sonuç olarak yeni araştırmacılara şu tavsiyelerde bulunulabilir:
1- Tahavî’nin bırakmış olduğu ilmî mîras bir bütün olarak incelenmelidir. Nitekim onun fıkıh, hadis, usûl ve kelâm gibi ayrı ilim dallarını bir arada inceleyen eserleri bulunmaktadır.
2- Tahavî’nin İslâm düşünce tarihi içerisinde orta tutumlu bir âlim olduğu görülmektedir. Günümüzdeki aşırılıklar göz önünde bulundurulduğunda bu âlimi ön plana çıkarıcı çalışmaların yapılması yerinde olacaktır.